Erken çocukluk çağı çocuklarının okulun yönetildiği mecliste yer almalarını gelişimleri açısından sürdürülebilir bulmamakla birlikte, bazı meclis kararlarının çocukları doğrudan etkileyebileceğini de yadsıyamayız. Çocukları etkileyecek kararlar ile çocukların ihtiyaçları arasında bağlar kurmak ve bu ihtiyaçları korumak gerektiğine inanırız. Bu anlamda “çocuk katılımı” bizim için bir haktır ve ilkeseldir. Ancak çocuk katılımı etkin olduğunda bir okulun dengesini bulacağına inanırız.
Çocuğu ilgilendiren konuların katılım ilkesiyle yürümesi, yetişkinin kendi senaryosunun dışına çıkmasını sağlayarak, okuldaki herkesin eşdeğer olduğu fikri ile içermeci bir hatta ilerler. Çocuk, hayatıyla ilgili kararlarda özgürce ifade hakkını kullanarak çok erken yaşlarda demokratik yaşam ilkeleriyle bağ kurmaya başlar. Çocuk katılımı, gerçekleşen ile istenilen şey arasındaki dengedir. Katılım ilkesinde öğretmen gelişimsel ayrıcalıklarını çocuklar lehine kullanır.
Çocuk Çemberleri
Bu yüzden “Çocuk Çemberleri” okulun akışında belirleyici önemdedir. Sabah ve akşam çemberleri okulun geleneğidir ve çocuklar yaşamlarını tayin etmede çemberleri kullanırlar. Okul meclisi, çocuk çemberlerinin kendi kendini yönetme ihtiyacını ve bu yöndeki eğilimlerini/kararlarını gözetir ve ona göre organize olur.
Çember, çocuk ve öğretmenden oluşan öğrenme topluluğunun rutin olarak ya da gereksinim duyduğunda, duygu ve ihtiyaçlarını paylaşarak birbiriyle bağlantı kurduğu bir katılım aracıdır. Öğretmen için öğretimi kolaylaştırırken, topluluğun da aidiyetini güçlendirir. Ortakça bir arada olan topluluk, haklar ve sorumluluklar temelinde birbirine bağlanarak birlikte öğrenir. Çocuk, duygularını ve ihtiyaçlarını fark eder, kendini ifade ve dinleme becerisini geliştirir, arkadaşlarıyla bağını güçlendirir, empati geliştirir, problem çözme becerilerini ilerletir. Çember, bir arada yaşayan öznelerin “Peki ama nasıl yaşamalı?” sorusuna verdikleri bir cevaptır.